Sonbaharla birlikte görülmeye başlanan hastalıklar, özellikle kış aylarında daha çok hissediliyor.

Çoğunlukla 38 derece ve üzerinde ateş, halsizlik-kırgınlık, yaygın kas-eklem-vücut ağrıları, boğaz ağrısı-batma-yanma hissi, gözlerde yanma hissi-kızarıklık, karın ağrısı-ishal-idrarda yanma hissi gibi belirtilerle geliyorlar. Genellikle solunum yolları ile bulaşan bu hastalıklar soğuk algınlığı, nezle, grip, bronşit ve zatürredir. Domuz gribi gibi salgınlar da yaşanabiliyor. İşte gripten korunmak için basit ama önemli önerilerde bulundu.

 

Grip için aralıksız 8 saat uyku
Sağlıklı bir uyku düzeni, güçlü bir bağışıklık sitemi ve grip gibi hastalıklardan uzak bir hayatı da beraberinde getiriyor. Bu nedenle yetişkin herkesin günde 7- 8 saat aralıksız bir şekilde uyuması gerekiyor. Unutmayın bebeklerin ve çocukların büyümesi için gerekli olan hormonlar gece karanlıkta salgılanıyor. Yetişkinlerde 10 saatten daha fazla uyumak da bazı hastalıkların belirtisi olabiliyor. Eğer çok uyuyorsanız da mutlaka doktora başvurmalısınız.

 

15 dakika sağlıklı nefes
Yürüyüş için zaten açık havaya çıkmanız gerekiyor, ama imkan bulamaz ve geçerli sebeplerden dolayı yürüyüş aksar ise vücudunuzun ihtiyacı olan temiz hava ve güneş ışığını almayı ihmal etmeyin. Tabiata olan bağımızdan dolayı her gün en az 15 dakika sabah-akşam temiz hava almalısınız. Havayı içinize derin derin çekin ve stresten arındığınızı hissedin.

 

Temiz havayı evinize de davet edin
Bütün gün giydiğiniz, iş yerinde her türlü mikrop, kirlilik ve gıda-gıda artığı ile temas eden kıyafetlerinizi eve girer girmez hemen değiştirmelisiniz. İşi işte bırakıp evde dinlenme moduna geçin. Odanızı evde ve işyerinde her gün en az 10 dakika havalandırmanız, havada asılı kalan mikroorganizmaların temizlenmesine yardımcı oluyor. Hapşırma-tıksırma-öksürme durumlarında ise daha sık havalandırmayı ihmal etmeyin.

 

Mikropları ellerimiz taşıyor
Mikroorganizmalar solunum yolları ile bulaşabildikleri gibi temas ile de başka bireye geçebiliyorlar. Bu noktada da eller büyük önem taşıyor. Her işimizi ellerimiz ile yaptığımız için eller, tırnaklar ve et-tırnak aralarına bu mikroorganizmalar kolaylıkla yerleşebiliyor. Sabun ile gün içerisinde sık sık ellerinizi yıkamalı, temiz kağıt havlu ile kurulamalısınız. Unutmayın ortak kullanılan havlular da mikrop kaynağı olabiliyor.

 

Cep telefonunuza da temizleyin
Cep telefonları sürekli elimizde ya da hemen yanı başımızda. Dolayısıyla de her ne kadar biz fark etmesek de cep telefonları ve üzerlerindeki kılıflar mikrop yuvası. Bu nedenle gün içerisinde mutlaka dezenfektanlarla cep telefonlarını ve kılıflarını silmelisiniz.

 

Kalabalıktan kaçın
Mikroorganizmalar özellikle de virüsler kalabalık ortamı seviyor. Bir konakta çoğalıyor ve yayılıyorlar. Hele de havasız, rutubetli, nemli ve tozlu ortamlar gibi sağlıksız alanlarda çok hızlı çoğalıp grip yapma potansiyellerini artırıyorlar. Mecbur kalmadıkça kalabalık ortamlara girmemelisiniz. Böyle yerlerde bulunduğunuzda ise yakın temastan kaçınmalı, öpüşmemeli-tokalaşmamalı, biran evvel açık havaya çıkmalısınız.

 

Maske kullanın
Solunum yolu ile geçen hastalık etkenlerine karşı maske kullanmanız gerekiyor. Ancak etkene göre geliştirilmiş özel maskeler de bulunuyor. Ancak bu maskelere ulaşmak çok da kolay değil. Bu nedenle biz basit maske takarak gribe karşı tedbir alalım. Ama sadece maske takmak tam koruma sağlamıyor, temas konusunu unutmayın.

 

Sporla direncinizi artırın
Düzenli olarak yapılan spor, vücut direncini artırıyor ve daha sağlıklı bir hayat yaşamanızı sağlıyor. Ayrıca dengeli beslenmenize de vesile oluyor. Her gün düzenli olarak 45 dakika tempolu bir yürüyüş yapmanız kalp- damar hastalıklarına karşı kendinizi korumanızı sağlıyor. Spor, kilo kontrolünüzü sağlayarak formda kalmanıza ve ideal bir vücuda sahip olmanıza neden oluyor.

 

Günde 2 litre saf su
Su hayat demektir. Her daim su içmelisiniz. Günde en az 2 litre tüketmeli, ihtiyaca göre artırmalısınız. Eğer böbrek hastası değilseniz ya da doktorunuzun özel bir uyarısı yoksa 3 litreyi de aşmamak şartıyla korkmadan su içebilirsiniz. Çay, kahve, çorba hariç... Gripten korunmak için su olmazsa olmaz.

 

Kışın zenginliklerinden yararlanın
Ispanak, lahana ya da bal kabağı gibi sebzelerle, portakal, mandalina ya da elma gibi meyveler hem sizi gripten koruyacak vitaminler açısından zengin hem de kış mevsiminin vazgeçilmezleri. Taze olarak kolaylıkla ulaşılabilen bu sebze ve meyvelerden gribe karşı günlük olarak bol bol tüketmelisiniz. Ayrıca balık da içeriğinde bulunan omega 3 açısından zengin yağlar nedeniyle gribe karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Bu nedenle haftada en az 2 defa balık yiyin. Unutmayın yiyecekleri mevsiminde taze taze tüketmek, her mevsim bulup yemekten daha değerli. Ihlamur-zencefil-nar ve portakal, gribe karşı kış aylarının vazgeçilmez sağlık kaynakları.

Okumaya devam edin